
İnancı en beliğ şekilde anlatma sanatı olarak, medeniyetin temel taşı ve ruhu olarak edebiyatın ve bu edebiyatı yaparken İslâmî bir tahassüsle söylenen sözün adıdır İslâmî Edebiyat. İslami duygu, heyacan ve hassasiyetle yapılan edebiyat.
Medeniyetin en temel unsurları, “inanç, hukuk, ahlak, sanat ve edebiyat” tır . Bu unsurlar, aynı zamanda beşeri tekâmülün ve insanların refaha ermesinin olmazsa olmazıdır. Bir toplumda “inanç, hukuk, ahlak, sanat ve edebiyat” etkinliğini yitirir ve çökerse, o toplum maddi olarak ne kadar güçlü de olsa yıkılmaya, yok olmaya mahkûmdur. İşte medeniyetin inşasında edebiyatın önemi neyse, İslâm medeniyetinin inşasında da İslâmî Edebiyat’ın rolü öyledir.
İslâmî Edebiyat’ın başlangıç noktası Kur’an-ı Kerim’in söz mucizesidir. Bu büyük mucizenin kalplere çarptığı an uyandırdığı histir, duygu yoğunluğudur. Beşeri yeteneklere meydan okuyan, dengi bir harfin ortaya konulamadığı fesahat ve belâğatıyla insanlığa yön veren Kur’an Edebiyatı, İslâmî Edebiyat’ın ilham kaynağıdır.